Gazze’ye saldıran ve binlerce masumu öldüren İsrail, daha geniş bir savaş alanı yaratmak amacıyla Lübnan’a da saldırdı. Orta Doğu’da kan gölüne dönen bu durum, İran’ı sessiz kalmamaya zorladı. İran, İsrail’e yaklaşık 500 füze fırlattı. Bu saldırı sonucunda Tel Aviv gibi önemli şehirlerde ciddi hasarlar meydana geldi ve İsrail, İran’a karşılık vermeye karar verdi. ABD ise İsrail’e tam destek vererek, İran’a karşı nasıl bir adım atılması gerektiğini değerlendiriyor.
ABD Başkanı Joe Biden, bu bağlamda İsrail Başbakanı Netanyahu ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Yaklaşık bir saat süren bu görüşmede, İran’a nasıl bir karşılık verilmesi gerektiği ele alındı. ABD’nin desteğiyle İsrail, İran’a karşı güçlü bir yanıt vereceğini açıkladı. Bu durum, Orta Doğu’da gerilimi artırarak bölgedeki istikrarsızlığı derinleştirdi.
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına, Lübnan’ı da dahil etmesi bölgede daha geniş bir çatışma riskini beraberinde getirdi. Sivil kayıpların arttığı ve altyapının ciddi şekilde zarar gördüğü bu çatışma, taraflar arasındaki gerilimi yükseltti. İran’ın da İsrail’e karşı güç kullanarak karşılık vermesi, bölgede daha önce görülmemiş bir gerilimi tetikledi.
ABD’nin İsrail’e verdiği destek, bölgedeki dengeleri daha da karmaşık hale getirdi. İsrail’in İran’a karşı olan tavrı ve ABD’nin bu tavrı desteklemesi, Orta Doğu’da yeni bir krizin fitilini ateşledi. Bu durum, bölgedeki barış umutlarını da zayıflatarak çatışmaların daha da derinleşmesine neden oldu.
İsrail ve İran arasındaki gerilimin artması, bölgedeki tansiyonu yükseltirken, uluslararası toplumun bu duruma müdahale etme ihtiyacını da ortaya çıkardı. Bölgedeki çatışmaların daha fazla genişlememesi ve sivil kayıpların en aza indirilmesi için uluslararası toplumun etkili bir şekilde hareket etmesi gerekiyor. Aksi takdirde, Orta Doğu’daki kriz daha da büyüyerek bölgedeki istikrarsızlığı derinleştirebilir.