ANKARA-Sivas SRT
Türk İnternet Medya Birliği (TİMBİR) Yüksek İstişare Kurulu Üyesi ve Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veysel Ayhan, Suriye’de yaşanan krizi ele aldı. Ayhan, makalesinde şu ifadeleri kullandı:
“27 Kasım’da Heyetu Tahriru’ş Şam (HTŞ) liderliğindeki muhalif güçler, Halep’e yönelik bir saldırı düzenledi ve bu durum Esad rejiminin şehirden çekilmesine yol açtı. Halep’ten sonra Hama’ya yönelik saldırılar hakkında tartışmalar devam ederken, İran Dışişleri Bakanı önce Şam’a, ardından 2 Aralık’ta Ankara’ya resmi bir ziyarette bulundu. Dışişleri Bakanlığında yapılan ikili görüşmelerin ardından her iki ülkenin Dışişleri Bakanı basın önüne geçti. Bakanlar, görüşme konularına ilişkin kısa bir değerlendirme yaptı ve özellikle Suriye’de yaşanan çatışmalarla ilgili resmi bakış açılarını açıkladı. Bu çerçevede, Türkiye ve İran arasında Suriye’de yaşananlarla ilgili ciddi bir kriz olduğu dikkat çekmektedir.
Siyonistlerin etkisi!..
Bu durumu analiz ettiğimizde, İran Dışişleri Bakanı’nın ortak basın toplantısında Suriye’de olanları dış müdahalelerle ilişkilendirdiği görülmektedir. Açıklamasında, “Bölgedeki birçok sorunun kaynağı dış müdahaleler ve devam eden işgal, başta mazlum Filistin halkı olmak üzere bölge halklarının haklarının ihlali olduğuna inanıyoruz. Edindiğimiz bilgilere göre, Suriye’de faaliyet gösteren terör gruplarının ABD ve İsrail ile yakın ilişkileri ve koordinasyonları mevcuttur. Bu gruplar, Siyonist rejimin Filistin ve Lübnan’daki suçlarından dikkatleri uzaklaştırmak ve direnişe karşı yaşadıkları başarısızlıkları telafi etmek amacıyla Suriye’de bir güvensizlik ortamı yaratmaya teşvik edilmişlerdir” ifadelerini kullanmıştır. İran, Halep’te yaşananları doğrudan İsrail ve ABD ile ilişkilendirmektedir. Ayrıca, “Suriye’yi güvensizleştirme projesi bir İsrail projesidir. Bu konuda Siyonistlerin etkisini kimse göz ardı etmemelidir” şeklinde konuşmuştur.
Öte yandan, Dışişleri Bakanı ise muhalefetin dış güçler ve özellikle İsrail ile ABD ile ilişkilendirilmesine karşı çıkarak, “Suriye’deki olayları herhangi bir dış müdahale ile açıklamaya çalışmak bu aşamada yanlıştır. Bu, Suriye ile ilgili gerçekleri anlamak istemeyenlerin sığındığı bir sığınaktır, hatadır,” dedi. Dolayısıyla, İran Dışişleri Bakanı’nın sürekli dış güçleri suçlamasına itiraz etmiş ve bunun gerçekçi olmadığına dikkat çekmiştir. Devamında, “Geldiğimiz aşamada Suriye’de geniş çaplı çatışmaların tekrar başlamasının nedeni, bu ülkenin birbirleriyle bağlantılı sorunlarının 13 yılı aşkın süredir çözülmemiş olmasıdır” diyerek esas sorumlulukların Esad rejimi ve onu destekleyen Tahran’a ait olduğunu vurgulamıştır.
İki ülkenin karşı karşıya geldiği bir başka konu ise muhaliflerin tanımıdır. İran Dışişleri Bakanı, basın toplantısında muhalifleri tanımlarken “Suriye’nin kuzeyinde tekfirci grupların yeniden aktifleşmesi ve onların Halep’e saldırmaları endişe vericidir. Suriye, terör örgütlerinin merkezi olmamalıdır ve bu konuda da fikir birliğindeyiz” ifadelerini kullanmıştır.
Türkiye’den uzlaşı mesajı…
Türkiye ise muhalifleri tanımlarken, “Son gelişmeler, Şam’ın kendi halkıyla ve meşru muhalefetiyle uzlaşı sağlaması gerektiğini bir kez daha göstermektedir. Türkiye bu yönde gereken tüm katkıyı sağlamaya hazırdır,” şeklinde bir açıklamada bulundu. Dışişleri Bakanı, muhalefetin taleplerini tanımlarken, “Muhalefetin meşru taleplerinin göz ardı edilmesi ve rejimin siyasi sürece samimi bir şekilde dahil olmaması” ifadelerini kullandı.