
ANKARA-BHA
CHP’deki istifalar sürüyor: Aksu Kadın Kolları Başkanı görevden ayrıldı
İçeriği Görüntüle
Osmanlı arşivlerinden gün yüzüne çıkarılan Mescid-i Aksa’nın orijinal tapu kaydını içeren tarihi belge, özel bir basım ile halkın beğenisine sunuldu.
“Defter-i Evkâf-ı Livâ-i Kuds-i Şerîf – Kudüs Vilayeti Vakıfları Defteri” olarak bilinen bu değerli eser, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşiv Dairesi Başkanlığı tarafından 2015 yılında transkript edilmiş ve aslına uygun bir şekilde tekrar basılmıştır.
Bu önemli çalışmaya öncülük eden Zeynel Abidin Türkoğlu, Osmanlı Devleti’nin Defter-i Hâkânî geleneğini temel almıştır. Kudüs Projesi çerçevesinde hazırlanan bu özel yayın, Osmanlı’dan kalan zengin arşiv mirasının tasnif edilerek geçmişe ışık tutmayı ve gelecek nesillere aktarılmasını hedefliyor.
Kanuni Sultan Süleyman dönemine ait olan ve “tapu tahrir defteri” olarak bilinen bu eserde, Kudüs vilayetindeki vakıfların gelir ve giderleri detaylı bir şekilde kayıt altına alınmıştır. Toplamda 3 bin 494 belgeyi barındıran defter, peygamberler, sultanlar, melikler, emirler ve şeyhler adına kurulmuş vakıfları içermektedir. Bu belgeler, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kudüs’e olan bakışını ve kutsal şehre karşı duyduğu saygıyı ortaya koymaktadır.
Osmanlı medeniyeti, yönetim altına aldığı bölgeleri işgal etmemiş, aksine imar etmiştir. Kudüs’ü mübarek ve onurlu bir yer olarak kabul eden Osmanlı, bu şehirde vakıflar aracılığıyla gelişimi desteklemiş ve bu süreçleri titizlikle belgelemiştir. Kudüs, tarih boyunca birçok kez işgal edilmiş olsa da Osmanlı’nın merhamet anlayışı ile yaşamış ve vakıflar sayesinde varlığını sürdürmüştür.
Karakaş: Bu belge sadece bir tapu değil; Mescid-i Aksa’nın Müslümanlara ait olduğunun tarihî bir şahididir
Bu önemli belge yakın zamanda Zeynel Abidin Türkoğlu tarafından İsmail Karakaş’a hediye edildi. Karakaş, aldığı hediyenin manevi değerini şu sözlerle dile getirdi: “Kudüs Şerîf bizimdir, bizimle kalacak. Bugün, hayatım boyunca unutamayacağım, manevi değeri tarif edilemez bir hediye aldım. Bu belge yalnızca bir tapu değil; Mescid-i Aksa’nın Müslümanlara ait olduğunu gösteren tarihî bir şahididir. Hayatım boyunca saklayacağım, nesiller boyu aktarılacak ve kıyamete kadar Müslümanların olacaktır. Bu tapu, gönlümde bir miras, elimde bir emanet olarak kalacak.”
Bu özel basım, yalnızca bir tarih belgesi olmanın ötesinde; aynı zamanda Kudüs’ün ruhunu ve Osmanlı’nın adaletli yönetim anlayışını temsil eden bir medeniyet vesikası olarak değerlendirilmektedir. Mescid-i Aksa’nın tapu kaydını içeren bu defter, geçmişin izlerini geleceğe taşıyan kutsal bir emanet olarak hafızalarda yerini alıyor.











