İsrail’in dün Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta düzenlediği saldırıda hayatını kaybedenlerin sayısı 37’ye yükseldi. Lübnan Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, İsrail’in Hizbullah’ın kalesi olarak bilinen Dahiyeh semtinde bir binaya düzenlediği saldırıda hayatını kaybedenlerin sayısı 3 çocuk ve 7 kadın olmak üzere 37 kişiye ulaştı. Ayrıca 68 kişi de yaralandı. Açıklamada, salı ve çarşamba günleri peşpeşe gerçekleştirilen çağrı cihazı ve telsiz saldırılarında can kaybının 39’a yükseldiği, yaralı sayısının ise 3 bin olduğu belirtildi. Bu saldırılarla birlikte ülkede bu hafta gerçekleştirilen saldırılarda toplam can kaybı 76 olarak kaydedildi.
Lübnan Başbakanı Necip Mikati, İsrail’in Beyrut’ta düzenlediği saldırıların ardından ABD’nin New York şehrinde düzenlenecek Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ziyaretini iptal ettiğini açıkladı. Mikati, “Korkunç katliamları kınıyorum” ifadelerini kullandı. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) tarafından yapılan açıklamada ise, saldırıda hayatını kaybeden Hizbullah mensuplarının kimlikleri açıklandı. İbrahim Akil ile birlikte hayatını kaybeden üst düzey liderlerin isimleri bildirildi. Bu isimler arasında Hizbullah’ın “Rıdvan” biriminin başındaki üst düzey komutan Ahmed Vehbi de yer aldı. Diğer isimler ise Kıyı bölgesi Komutanı Samer Halawi, Qana bölgesi Komutanı Abbas Muslimani, Ramim Ridge bölgesi Komutanı Abdullah Hijazi, Khiam bölgesi Komutanı Muhammed Reda, Dov Dağı bölgesi Komutanı Hassan Madi, operasyonlar başkanı Hassan Abd al-Satar ve Genelkurmay Başkanı Hüseyin Hadraj olarak açıklandı.
Bu son gelişmelerin ardından bölgedeki gerilim artarken, İsrail’in saldırıları uluslararası arenada da tepki çekmeye devam ediyor. Mikati’nin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ziyaretini iptal etmesi, bölgedeki tansiyonu yükseltti. Ayrıca saldırıda hayatını kaybeden 37 kişinin yakınları ve Lübnan halkı da adalet talebiyle sokaklara döküldü. Saldırılara karşı uluslararası toplumdan da sesler yükselirken, İsrail’in bu tür saldırılarına son vermesi için çağrılar yapılmaya devam ediyor. Tüm bu gelişmelerin bölgedeki barış ve istikrarı daha da tehlikeye attığı gözlemlenirken, uluslararası toplumun adım atması bekleniyor.